Ildır'ın suçu ne?


Adnan Menderes havaalanında bizi Paris’tekinden 15 derece daha fazla bir sıcaklık ve kollarını neşeyle açıp kucaklayan annem karşıladı.

Oh be! Bütün kış beklediğimiz yaz tatilimiz başlıyordu işte...
Havaalanından çıkmamız gece yarısını geçti. Hareketli bir CD koyduk ve bütün yol boyunca sesini sonuna kadar açıp dans ettik.
Dağ yolundan çıkıp köyün içine girdiğimizde ben müziğin sesini kıstım. Çocuklar “anneeee hayır” diye itiraz ettiler.
“Saat sabah 1.30, bu saatte köyde herkes uyur, bangır bangır müzik çalarak geçilmez...” diye açıklama yapmaya başlamışken... O da ne? Sur Cafe tıklım tıklım, Ildırı Balık Lokantası henüz kapanmamış, Herakles’te bile bu saatte terasta birkaç masa var!
Hayırdır inşallah...

Neyse, biz siteye vardık, uyuduk, uyandık, ertesi gün köye gittik. Önce Herakles’e uğradık. Meleğin güler yüzü, garson Özkan’ın saflığı hiç değişmemiş. Ama Herakles daha da güzelleşmiş. Meleğin ince zevki her köşede... Bir iki masa daha eklenmiş, iskemleler yenilenmiş... Türkçe/İngilizce yeni menü yapılmış.
Sevdiğimiz deniz manzaralı masalardan birine yerleştik. Evimdeymiş gibi hissettiğim bir yerde olmanın huzuruyla keyifli bir şekilde yayılmış otururken bir araba durdu. Bizi işaret ederek fotoğrafımızı çekti. Hangimiz farkında olmadan meşhur olduk acaba? derken... Bir araba daha... Parmakla işaret edip fotoğraf çekmeler... Yürüyerek geçerken “İşte burada çekildi” diye gösterenler...
“Ne oluyor ya?!” diye sorunca Melek anlatmaya başladı.

Meğerse “Fatmagül’ün Suçu Ne?” Ildır’da, büyük bir bölümü de Herakles Butik Otel’de, yani bizim ikinci evimizde çekildiği için cümleten meşhur olmuşlar!

“Ayşe, inanmayacaksın ama Fatmagül’ün kahve içtiği bardağın, ona servis yapılan tepsinin bile resmini çekiyorlar!” dedi Melek.

Her iki kişiden biri Fatmagül’ün kaldığı odayı görmek istiyormuş...

Servis yaparken çekilen Özkan sadece kolları çıksa bile kendi köyünde televizyona çıktığı anons edilecek kadar meşhur olmuş(!)

Ağaç bile meşhur olmuş, bildiğimiz ağaç! “Fatmagül'e hangi ağacın altında tecavüz ettiler?” diye soruyorlarmış, iyi mi?!

“Mustafa’nın koştuğu sokaklar burası mı? Ayyy ne güzel...” dedi yanımda yürüyen kadın.
“Mustafa kim?” diye sorduğumda da uzaydan gelmişim gibi baktı bana.

Dizileri gerçek zanneden yurdumun insanı ile dizi alerjisi olan ben büyük bir tezat oluşturduk(!)
David ve kızlar ise “komple” Fransız kaldı(!)

Konuyu biraz dağıtıp “komple” kelimesinin Türkiye’de yalan yanlış kullanılmasının çok komiğime gittiğini de söylemeden geçemeyeceğim.

Alaçatı pazarında bir tur atın, pazarcıların en sevdiği laf “komple”!
Yabancı bir kelimeyi anlayıp cümle içinde kullanma egzersizi yapıyorlar gün boyu. Fakat denemeler çok başarısız(!)

“Pazar günü dönüyoruz?” dediğimde “komple mi?” diye sordu Özkan.
Temelli mi? demek istediğini tahmin edip kısaca “evet” dedim.
 “Hepiniz mi?” demek istemiş de olabilirdi...
Onun da cevabı “evet”ti zaten(!)

Evet, nerede kalmıştık?

Şurada iki satır tatil yapmaya geliyoruz, Fatmagül aşağı Fatmagül yukarı! Ildır’ın dar sokaklarında cipler! 
Şehir içinde cip kullanan fakat çiftlik evi bile olmayan vatandaşlarımı artık anlamaya çalışmıyorum! Ama koca ciplerini alıp Ildır’a gelmelerine isyan ediyorum!

Biz "araba/kalabalık/gürültü" gibi şeyler isteseydik tatil için Ildır’ı seçmezdik herhalde değil mi? Yarım saat uzaklıktaki Çeşme’de, Alaçatı’da hepsi var.

Ildır bölgesi birinci derecede sit alanı. Ama güzel yerlerin içine etmekte sakınca görmeyen yöneticilerimiz, her an kanunu değiştirebilir! Madem talep var, dikerler otelleri! Bırakmazlar kendine özgü, minik şirin bir köy bu ülkede! Alaçatı’yı nasıl mahvettiler, Ildır’ı da katletmekte de hiçbir sakınca görmezler!

Ben Fatmagül’ü bilemeyeceğim de, bizim suçumuz ne?
Asıl Ildır’ın suçu ne?!


Ildır, 26 ağustos 2011

Dip not. Köyün asıl ismi “Ildırı” ama zamanla kelimeleri kısaltmayı seven Ege halkının ağzında “Ildır” olmuş.




Popular posts from this blog

Susarak anlaşmak…

Uslanma hiç hep deli kal!