Zeyno...


Sima uzun zamandır “seni mutlaka Zeynep’le tanıştırmalıyım, çok seveceksin” diyordu. Birkaç defa açılış, konser, vb yerlere beraber gitmek için niyetlendik. Ama son anda hep bir şey çıktı, olmadı. Bir sene geçti, biz Zeynep’le bir türlü tanışamadık...

Bir akşam üstü Paris’te bir kitapçıda Mine Kırıkkanat’ın imza günü vardı(14/04/2010). Niyetim, biraz kalıp, birkaç kitap imzalatıp çıkmaktı. Ben akşam yemeğini evde yemeyi düşünürken eve döndüğümde saat 2.00’ye geliyordu. O akşam çok renkli ve sevimli insanlarla tanıştım. Bunlardan bir tanesi ile uzun uzun sohbet ettik. Mehmet de yıllardır Paris’te yaşıyormuş, onun da eşi Fransızmış... Laf lafı açtı, benim çenem düştü... Bir ara durup bana baktı. “Bana bir arkadaşımı hatırlatıyorsun. Halin tavrın, konuşma şeklin aynı” dedi. O da yıllardır Paris’te yaşıyor, eşi Fransız. Tanıyorsundur belki? diye ekledi.
Devam eden konuşmalardan anlaşıldı ki, bana benzettiği arkadaşı Zeynep. Hani şu bir türlü tanışamadığım Zeynep! Cep telefonundan aradı ve bana verdi. Biz ikinci dakikadan itibaren sanki birbirimizi yıllardır tanıyormuş gibi konuşmaya başladık. Güldük de güldük telefonda… Birden Mehmet’in telefonundan konuştuğumuzu fark ettik ve daha sonra görüşmek üzere kapattık.

Daha sonraki her görüşmemizde birbirimizi daha çok sevdik. En ilginci de hayatlarımızın, hikayelerimizin birbirine ne kadar benzediğini keşfettik. Hem Türkiye’de hem de Paris’te yaşadığımız hayatlar birbirine çok benziyormuş. Konuşmalar hep “ben de!” diyerek kesildi. Hep güldük.

Biz Zeynep’le neredeyse altı senedir arkadaşız şimdi. Çok sık görüşemiyoruz ama sık sık telefonda konuşuyoruz. Kimsenin bilmediği sırlarımı bilen, beni yargılamayacağından emin olduğum nadir arkadaşlarımdan benim Zeyno.

Hayatta hiçbir karşılaşma tesadüf değil. Birinin hayatımıza girmesi gerekiyorsa er ya da geç giriyor. Dostluklar da, aşklar da böyle...
Biten aşklar ve dostluklar bize mutlaka bir şey öğretip gidiyor. Artık üzülmüyorum, teşekkür ediyorum arkalarından...
Kalanlar ise öyle kıymetli ki, o güzel kalplere şükrediyorum her gün! İnsanın gerçek dostları olması büyük zenginlik.

Bu yazı Zeynom’a. Geçmiş doğum günü için. Küçük bir hatıra kalsın diye. İyi ki doğdun Zeynom! İyi ki tanıştık! İyi ki zır delisin! İyi ki dostumsun!

Paris, le 2/01/2016



Popular posts from this blog

Susarak anlaşmak…

Ildır'ın suçu ne?

Uslanma hiç hep deli kal!