Nereden nereye...

10 şubat 1997. “Diplôme de Français des Affaires” programının ilk günü. Sorbonne Üniversitesi ve Ticaret odasının beraber hazırladığı ciddi bir diploma programı. Lisan işi bitmiş artık bir üst seviyeye geçmişim. İş Fransızcasından daha kapsamlı, üniversitede okuduğum birçok dersin de Fransızca kısa özeti sayılabilecek bu programa başlamaktan çok mutluyum.

Büyük oval masanın etrafına dizilmiş bütün öğrenciler. Masanın başında sonradan çok seveceğim ekonomi öğretmenim Monsieur Perfornis oturuyor. Öğretmenimiz kısaca kendimizi tanıtmamızı istiyor. Sırayla herkes başlıyor. Öğrencilerden bir tanesi "Gül Laurent" diyor, benimkine çok benzeyen bir aksanla... Soyadı Laurent... O da benim gibi bir Fransızla evli demek... Sıra bana gelince o da dikkat kesilip aynı şeyleri düşünerek bana bakıyor.

Ders sonunda birbirimizin yanına gidip konuşuyoruz. Gül İzmirli. Benim gibi eşiyle Türkiye’de tanışmış. Onun da eşi tanıştıklarında “coopérant”mış.
(“Coopérant” askerliğini yurt dışında Konsoloslukta ya da bir Fransız şirketinde çalışarak yapabilen gençlere verilen isim.)
Jérôme önce İstanbul’daymış, sonra İzmir’e gelmiş...

- Bir dakika, eşinin ismi Jérôme mu?
- Evet.
- Önce İstanbul, sonra İzmir demek... Biz yıllar önce David’le İstanbul’dayken bir Jérôme ile tanışmıştık. Birkaç ay kaldı ve sonra İzmir’e gitti. Aynı Jérôme olmasın? Ufak tefek, yeşil gözlü mü?
- Evet!
- İnanmıyorum!

Tesadüfe bakar mısınız... Jérôme İzmir’e giderken bize adresini, telefonunu vermişti. “Gelirseniz mutlaka arayın” demişti. Sonra bir daha görüşemedik. Tam beş sene sonra Paris’te Jérôme’un İzmirli eşi Gül ile aynı sınıfa düşüyorum!
Nereden nereye...

Biz o günden sonra Gül ve Jérôme’la hiç ayrılmadık. Çocuklarımız doğdu, arkadaş oldu... Beraber tatillere gittik... Yeni yıllara beraber girdik... Beraber güldük, beraber ağladık... Ve halen çok iyi dost olmaya devam ediyoruz.


Paris, 20/10/2009

Ps. 2011’e de onlarla beraber girince, yeni yılın ilk yazısı bu eski yazı olsun dedim J


Gül Laurent ve ben... 31 aralık 2010

Popular posts from this blog

Ildır'ın suçu ne?

Susarak anlaşmak…

Uslanma hiç hep deli kal!