Sevgi-liler günü!

Yaklaşıyor yine o gıcık gün. Gül gibi geçinen sevgililerin kavga ettiği, evlilerin ayrılmaya karar verdiği, yalnız olanların kendilerini daha bir yalnız hissettiği o sevimsiz gün...

Empoze edilen bütün günlere gıcığım zaten ama buna daha bir çok! Çiçek, çikolata, mücevher satacağız diye insanları şaklaban etmeye ne hakkınız var ya?
Sevgilin varsa her gün sevgililer günü, 14 Şubat’ta özel bir şey yapmazsa, seni sevmiyor mu demek oluyor?
Değil tabii... Ama bu kadar kolay sıyrılmak, kayıtsız kalmak da mümkün olmuyor.
Hele bir unutsun, kıyamet kopuyor!
Yaptığı jest arkadaşının sevgilisi kadar iyi değilse, kıskançlıktan bir iki laf sokuşturuluyor.
Öyle bir baskı var ki, unutmak lüksün yok zaten. Daha bir ay öncesinden yerlerde göklerde yazıyor.
Bir gün önceden “Eeee yarın akşam ne yapacaksınız?” soruları başlıyor.
Ertesi günü de, “seninki ne sürpriz yaptı?” “Ne hediye aldı?” geyiği devam ediyor.
Seninki kayda değer bir şey yapmadıysa vay haline zavallının!

Bu durumda, ne kadar sinir olursan ol, herkes gibi oynuyorsun günü geldiğinde oyunu. İki anlamlı söz, birkaç güzel çiçek her zaman keyifle alınıp veriliyor ne de olsa...
Ama ticari tarafına katkıda bulunmak istemiyorum. Büyük bir hediye, özellikle de “o akşam” yemeğe çıkmak anlamsız geliyor. Mum ışığında romantik olma çabasındaki çiftler ve eşleşmeye çalışan saplar görmek çok komiğime gidiyor.
Mümkünse evinde oturacaksın, hatta sevişmeyeceksin bile. Çünkü o akşam her şeyi daha özel, daha güzel yapayım derken kasılıp en sıradanından bir performans sergilemek büyük ihtimal.

O gün sokağa çıkıp da biriyle tanışmak umudunda olanlar, en iyi niyetle kısa süreli bir sevgili ediniyor zaten. Ben hiç sevgililer gününde başlayan büyük aşk hikayesi dinlemedim. Çünkü aşk sürprizleri sever, beklenmedik bir anda karşına çıkmak ister. Öyle tarihli saatli randevuya gelmez.

Sevgilileri rahat bırakıp keşke “Sevgi günü” diye bir gün kutlasaydık... Sevgisini kelimelere dökmekte zorlananlar bile o gün bütün sevdiklerini teker teker arasa, içinden geçenleri söylese, yazsa... Kimse birbirinin arkasından kötü söz söylemese... Bütün küsler barışsa... O güzel şarkının sözleri gibi, insanlar sevgiye inansa, birlik olsa, hayat bayram olsa, ne güzel olurdu...


Paris, 6 şubat 2011 



Popular posts from this blog

Ildır'ın suçu ne?

Susarak anlaşmak…

Uslanma hiç hep deli kal!